Kaygı yaşamın doğal bir parçasıdır. Her birey günlük yaşam içerisinde pek çok durumun etkisi ile kaygı duyabilmektedirler. Yetiştirilmesi gereken bir iş, düzenlenmesi gereken bir program, sağlık, çocuklar ile ilgili pek çok sorunlar insanı kaygılandırabilmektedirler. Bu açıdan bakıldığında kaygı insanın çalışmalara daha istekli sarılmasına yardımcı olan, işlerini düzenlemesine yardım eden bir motivasyon aracıdır. Sağlıklı kaygı insanların yapacağı işlerde başarı elde etmesine olanak da sağlayacaktır.
- Hafif olan ve sağlıklı adımları yerine getirmenin dışında gerçekleşen
- Kişinin işlevselliğini bozan
- Sürekli düşüncelere neden olarak yaşamında aksaklıklar yaratan kaygı artık üzerinde çalışılması gerekecek olan, kontrol altına alınmasının gerekli olduğu kaygıdır.
“Yaşadığım Korku Mu Kaygı Mı?”
Kaygı ve korku terimleri birbiri ile oldukça ilişkili olmakla beraber aslında farklı anlamlar taşımaktadırlar. Korku “somut bir duruma” tehlikeye verilen bir addır. Kaygı ise “belirsiz, potansiyel olarak tehlikeli uyaranlara” karşı gösterilen yanıttır. Kaygıda nefes darlığı, kalp çarpıntısı görülebilmekte kişiler bunalacakmış gibi hissedebilmektedir.
Gündemimizde yer alan korona virüsü tehlikesinde insanlar aslında temel olarak “hastalığı her an bekledikleri için” kaygı duymaktadırlar. Belirtileri kendi üzerine alarak kendi bedenini sürekli inceleyen bireylerin sayısı artmaktadır. “ Boğazım ağrıyor, halsizim, ateşim çıktı hasta mıyım? Yoksa bu belirtiler hasta olacağımı mı gösteriyor?” soruları ile sürekli zihni kurcalanan bireylerin aynı zamanda kendi bağışıklık sistemi de zayıflamakta içsel güvenli alanı zedelenmektedir. Bu durumun sebepleri arasında; virüs hakkında ortaya konan asılsız haberler ve market raflarının yağmalarcasına boşaltılması, fiyatlara yapılan zamlar, ürünlerin stokta bulunamaması da yer almaktadır. Hastalığın belirtilerinden olan nefes darlığı pek çok bireyde kaygıdan ötürü de gözlemlenebildiğinden belirti karmaşası yaşayan bireyler de mevcuttur.
Korona dışsal bir gerçekliktir. Onu anlamak, tanımak ilk adımdır. Bulaşma yolları ve bu yolları engelleme yöntemlerini öğrenmek gereklidir. Bu öğrenimleri içsel süreçlerle desteklemez isek gerekli başarıyı sağlamış olamayız. İçsel süreçler bize mantıksal alanda destek sağlamaktadır. Yaşamsal alandan kopuş sağlamadan toplumsal destek alarak süreçleri yönetmek esastır.
“Çocuğuma Korona Virüsünü Nasıl Anlatırım?”
Çocuklarımız somut olarak süreçleri anlamlandırabilmekte bu sebepten ötürü “virüs, salgın” gibi kavramlar onlarda soyut olarak kalarak, kavramları anlamlandırmada zorlanabilmektedir. Virüsü “Virüsler bizi hasta ederler ve mikroplar çok küçüktür gözle göremeyecek kadar küçük” diyerek oyun hamurundan minicik toplar yaparak daha da küçük yap bakalım diyerek git gide küçültüp en minicik duruma getirerek”Bundan bile daha da minicik” olduğunu söyleyerek ifade edebiliriz.Böylece görsel bir şema oluşturmuş oluruz.
“Bu virüsler hasta kişilerin dokunduğu yerlere de yapışabilmektedir. Ama hiç sevmediği bir şey vardır. O da su ve sabundur. Su ve sabun kullanıp ellerimizi temizleyerek virüsleri yok edebiliriz ve hasta insanları da iyileştirebiliriz. Hem biz de hastalıktan korunmuş oluruz” cümleleri ile de çocuklarımızı sohbet havasında korunma yollarını anlatmış olabiliriz. Oyun ortamında oyuncakları konuşturarak, kuklalar kullanarak bu durumu ifade etmek oldukça işlevsel olmaktadır. “Biliyor musun sabunla ellerimizi 20’ye kadar sayarak yıkarsak tertemiz oluyor ve virüsler de kaçıyormuş hadi deneyim mi?” diyerek denemesine yardımcı olabilir ve eğlenceli bir şekilde kaygılanmadan süreci başlatabiliriz.
Kendine virüs savaşçısı bir süperkahraman tasarlayarak küçük bir drama oyunu ile çocuğumuzun süreci anlamlandırmasına katkı vermeniz mümkündür. Kartonu kullanarak veya resmini çizerek bir süperkahraman tasarlayalım ( çocuğunuzun istediği gibi bir kahraman çizmesine izin verin ve bu kahramanın özelliklerinin ne olduğunu sorun ) Kahramanımızın elinde tabi ki sabun olsun ve bu sabun ile birlikte virüslere karşı savaşsın. Küçük bir balon şişirerek üzerine virüsün resmini çizebilir ve drama ile şu konuşmaları yapabilirsiniz;
Virüs: Merhaba Süper Kahraman ben virüsüm. Seni hasta etmeye geldim.
Kahraman: Hayır beni hasta edemezsin.
Virüs: Neden ki ben temiz olmayan ellere geliyorum.
Kahraman: Benim ellerim çok temiz baksana elimde sabun bile var.
Virüs: Peki o zaman her yemekten sonra ellerini yıkıyor musun?
Kahraman: Tabi ki yıkıyorum, dışarıdan gelince de yıkıyorum.
Virüs: Hay aksi. O zaman iyi uyumuyorsundur?
Kahraman: Hayıır ben erken yatıp erken kalkarım. Annemle babamı dinlerim.
Virüs: Yemeğin de mi hepsini bitirerek yiyorsun?
Kahraman: Eveet.
Virüs: Seni hasta edemem haklısın.
Kahraman: Şimdi sabunumla seni temizleyeceğiiiim ( diyerek sabununu ona yaklaştırır ).
Bu noktada küçük balonu patlatabilir, ya da açarak sönmesine neden olup yok olma senaryosunu sergileyebilirsiniz.
Çocuklarımızın her an ben hasta mıyım diye kaygılanmasının önüne geçmek için ilk olarak kendi kontrolümüzü ele almak mümkündür. Gerekli adımlara dikkat etmenin dışında sürekli bu haberleri çocuğun yanında izlemek, uygun olmayan görüntülere maruz bırakmak kaygılarının ortaya çıkmasında etkendir. Çocuklarımıza hasta olduğumuz anda düzenli yemek yememiz, dinlenmemiz ve temizliğimize önem vermemiz gerektiğini böylece iyileşeceğimizi ifade etmemiz yeterli olacaktır. Okulların kısa sürede tatil edilmesinin sebebini de; suyu ve sabunu sevmeyen, bu ortamdan kaçan mikropları okulumuzdan uzaklaştırmak için temizlik yapılmasının gerekli olduğunu anlatarak ifade edebiliriz.