Zihnimiz hep yerinde mi kalır? Ne zaman ararsak hep kafamızın içinde midir? Yoksa bir nehir gibi akar durur mu? Zihninizi nasıl hayal ediyorsunuz? Onca soru sorulabilir, onca cevap alınabilir. Bakalım sizin cevabınız ne olacak? Ben bu yazımda zihin uçuşmasına değinmek istiyorum. Zihin uçuşması, düşüncelerin ardı arkası gelmeden birbirini kovalamasıdır. Düşünceler zihni kovalar, zihin de uçuşur. Genellikle geçmiş ve gelecek odaklı olan bu düşünceler şimdi trenini kaçırmamıza neden olur. Şimdi yani şu an bizi hayata bağlayan tek şeydir. Bir nefes alın ve verin. Dikkatimiz nefesimizde olsun. Nefes farkındalığı bizi şimdi treninde konforlu vagona oturtur. Zihin nefes farkındalığı ile uçuşa ara verir ve durur. Öte yandan elbette zihin uçuşması doğamız gereği olmalıdır. Hayatımızın işleyişinde düşüncelerimizin akması bize yardımcı olur. Geçmişi hatırlamak, deneyimlerden yararlanmak, geleeği planlamak.. elbette zihnimiz sürekli işleyecektir. Bu işleyiş bizim işimize de gelecektir ancak nasıl bir at hipodromda koştuktan sonra dinlenmek için duruyorsa zihnimizde şimdiyle bağ kurarak dinlenir.
Bir arkadaşınızla güzel bir cafede oturduğunuzu lezzetli bir kahve içtiğinizi düşünün. Arkadaşınıza nefes nefese ardı arkası gelmeyen bağlantısı kopuk olan bir dizi olay anlatıyorsunuz ve arada kahvenizden bir yudum alıp devam ediyorsunuz.. Harıl harıl anlattığınız her şey size anlamlı geliyor mu? İçtiğiniz kahvenin tadı geliyor mu? Arkadaşınızla bu keyifli zamanı şimdide deneyimleyebiliyor musunuz? Sanıyorum bu soruların cevapları olumsuz karşılık bulacak. Belki bir nefes alsanız bu yaptığım nedir, şuan neler oluyor, bu içtiğim kahve bana neyi anımsatıyor, bu güzel manzara beni nasıl doyuruyor, karşımdaki arkadaşım bana neden anlamsız gözlerle bakıyor diye sorsanız bu an size daha açık gelecek. Burada anı yakalarken çevre farkındalığının ne denli olduğunu görüyoruz.(Buna detaylı olarak bir sonraki yazımda değinmek istiyorum.)
Geçmişi ve geleceği ne denli düşünüyorsak şimdiyi de bir o kadar es geçiyoruz. Oysa biz sadece şuan buradayız. Siz şuan bu satırı okuyorsunuz, bir önceki satır geçmişiniz oldu. Bir önceki satırı düşünmek ise andan kopmaktır. Eğer anı yeterince deneyimleyebilirsek kaçırdığımız anları düşünmemiz gerekmeyecektir çünkü geçmiş satırı okurken geçmiş ana odaklanmıştınız.
Son olarak en değerli olana “an”a .. sevgilerle, şefkatle.
Psikolojik Danışman Gözde Ergin